Antakya’nın köklü kültür miraslarından biri olan “eski Antakya aynaları”, yüzyıllar öncesine uzanan zarafetiyle yeniden gün yüzüne çıkıyor. El işçiliğinin inceliklerini taşıyan bu özel aynalar, yalnızca süs eşyası değil; Antakya’nın estetik anlayışını, yaşam tarzını ve ince zevkini yansıtan birer kültürel sembol olarak öne çıkıyor.
Zamanında genç kızların çeyiz sandıklarının vazgeçilmez parçalarından biri olan Antakya aynaları, 6 Şubat depreminin ardından büyük oranda enkaz altında kalsa da, geçmişin izlerini geleceğe taşıma çabalarıyla yeniden canlanıyor.
Geleneksel Türk el işçiliğinin en zarif örneklerinden biri olan Kündekâri sanatını yaşatan usta zanaatkâr Ayhan Çiçek, ceviz, gürgen ve meşe gibi ağaçlardan el oymasıyla yaptığı aynalarla bu zarif mirası yeniden günümüze taşıyor. Her biri özgün tasarımlara sahip olan aynalar, özellikle taç bölümlerindeki ve kenarlardaki ince motiflerle dikkat çekiyor.
Ayhan Çiçek, bu özel çalışmalarıyla Antakya’nın tarihine sahip çıkarken, şunları dile getiriyor: “Her bir aynada Antakya’nın geçmişiyle bugünü arasında bir bağ kuruyoruz. Bu aynalar yalnızca eşya değil; zarafetin, evin başköşesine verilen değerin ve misafire duyulan saygının simgesidir.”
Antakya aynalarının en özgün özelliklerinden biri ise, özel cıva karışımıyla kaplanmış camlarının uzun yıllar boyunca yansıtma özelliğini koruyabilmesiydi. Günümüzde yalnızca çok az sayıda orijinal örnek kalmış durumda.
Bu nadide aynalara günümüzde yeni bir soluk kazandıran bir diğer gelişme ise, mozaik sanatçısı Serpil Sultanoğlu ile yapılan işbirliği. Mozaik desenlerle zenginleştirilen tasarımlar, klasik dokuyu çağdaş sanatla buluşturarak Antakya aynalarına yepyeni bir estetik boyut katıyor.
Ayhan Çiçek, geçmişin zarafetini yakından görmek ve bu kültürel mirasa tanıklık etmek isteyen herkesi Antakya Kültür Sanat Çarşısı’ndaki atölyelerine davet ediyor. Bu eşsiz parçalar, hem sanat tutkunlarının hem de tarih meraklılarının ilgisini bekliyor. Haber Merkezi